Mutasavvıf, mütefekkir, bilgin (D. 1359, Simavna [Samova] – Ö. 1420, Serez). Asıl adı Bedreddin Mahmud olup, doğduğu topraklar günümüzde Yunanistan’ın sınırları içindedir. Yaşamı hakkında bilinenler büyük oranda torunu Hafız Halil’in yazdığı “Menâkıbnâme”ye dayanmaktadır. Şiirlerinde Bedrî mahlasını (takma ad) kullanmıştı. Babası, Endülüs (İspanya)’ten gelmiş Samova fatihi ve ilk kadısı olan İsrâil b. Abdülaziz’dir. Babasından dolayı “Simavna Kadısıoğlu” diye de tanınır.
İslam düşüncesi tarihinde önemli bir yeri bulunan Şeyh Bedreddin, çeşitli sebeplerle çok farklı değerlendirilmiştir. İslâm tasavvufu Vahdet-i Vücud okuluna mensup diğer mutasavvıfların çevresinde sıkça yapılan tartışmaların bir benzeri Şeyh Bedreddin için de yapılmıştır. Kimileri kendisini batıl (şirk, müşrik) olarak, kimileri de büyük bir sûfî olarak görmüş, hatta bu görüşte olanlar “Varidat” adlı eseri için şerhler (açıklama) yazmışlardır. Mutasavvıflardan Sofyalı Balî Efendi, Aziz MahmudEfendi ilk görüşe sahip olanlardır. “İslâm İlâhiyatında Şeyh Bedreddin” adlı eserin yazarı, son dönem tasavvufçularından İbnütayyar Semahaddin Cem ise, Şeyh Bedreddin oldukça olumsuz bir görüş belirtmiştir:
“Vâridât’ın mevzuu ve mânaları ile Kur’an-ı Kerim’in hüküm ve müeyyideleri arasında hemen bir çok noktalardan, değil mutâbakat, aksine mübâyenet vardır ve Vâridât hakiki mânasiyle bir tefsir de olmaktan çok uzaktır, alâkası yoktur.”