Kibrit bulunmadan önce ateş çıkaran çelik alet

Afrika’nın balta girmemiş ormanlarında yamyamların eline düşen beyaz adam, kabile reisi kendisine, bir mucize gösterdiği takdirde hayatını bağışlayacağını söylediği zaman heyecanla elini cebine atmış ve çakmağını çıkarıp yakmıştı. Oturduğu yerden heyecanla ayağa fırlayan kabile reisi gök gürültüsünü andıran bir sesle ”Mucize bu” diye haykırmıştı. Beyaz adamın elinden kaparcasına aldığı çakmağı evirip çevirerek uzun uzun inceledikten sonra yine aynı heyecan içinde söylenmişti : ” Cidden mucize bu! Bende belki yüz tane çakmak var, fakat böyle bir çakışta yanına ilk defa rastlıyorum”. Bu meşhur hikayede, insanoğlu yalnız kendi icadı olan çakmak ile zarif bir şekilde alay etmekle kalmayıp, bu buluşun Afrika’nın balta yüzü görmemiş ormanlarının içine kadar girmiş olduğunu da dile getirmektedir. 

Çakmak, en ilkel bir buluşun en iyi modernize edilmiş şeklidir şüphesiz ki. Çakmak taşı diye anılan çok sert iki taşın birbirine hızla sürtüşmesinden çıkan kıvılcımların tutuşması esası, insanoğluna yalnız ateş yakmakta yeni bir usul buldurmakla kalmayıp, aynı zamanda ilk çakmağın yapılması konusunda da en büyük yardımcı olmuştu. Bu iki taşın yanına meşe ve diş budak gibi bazı belirli ağaçların mantarlarını bükerek çok kolay tutuşan kupkuru bir ”Kav” meydana getiren insanoğlu böylelikle ilk çakmağı ortaya çıkarmıştı. İki sert taşın birbirine çarptırılmasından çıkan kıvılcımlar bu kuru kavı tutuşturuyor ve ortaya kocaman bir alev çıkıyordu. Ancak, ağaç mantarlarından yapılan kavların kolay kolay temin edilecek cinsten olmaması yüzünden insanoğlu bu kez bunun yerini tutacak bir başka madde aramaya koyulmuş ve pamuktan yapılma kupkuru bir fitilin de aynı işi gördüğünü farketmişti. 

İlk kavlı ve fitilli çakmakların ne zaman kullanılmaya başladığı bugün kesinlikle bilinmemektedir. Fakat taşların birbirine sürtünmesinden çıkan kıvılcımlarla ateş yakmak esası, dünyamızın taş devrine kadar uzanmaktadır. Zamanla fitili her zaman için kupkuru bulundurmanın da çok zor bir iş olduğu gerçeğini kabul eden insanoğlu yeni bir çare aramaya koyulmuş ve Ondokuzuncu Yüzyılın sonlarında benzin ile çalışan çakmağı ortaya çıkarmıştı. Bu yeni sistemde fitil, benzin konulan bir depodaki pamuk ile ıslatılmak suretiyle tutuşuyordu. Bu çakmaklarda koca çakmak taşlarının yerini çakmak taşının tozundan yapılma silindir şeklindeki taşlar almıştı. Bu taş, çok sert bir madenden yapılmış tırtıllı bir çarkla sürtünmek suretiyle kıvılcım çıkarıyor ve bu kıvılcım da benzinle ıslanmış fitili tutuşturuyordu. İnsanoğlu uzun yıllar böyle çakmaklarla ateş yakmak ihtiyacını karşıladı. 

Zamanla bütan gazı ortaya çıkınca bundan çakmaklarda da faydalanmak denendi. Minik depocukların içine doldurulmuş tazyikli bütan gazı ipince bir delikten tazyikle dışarı çıkarken, çakılan taştan saçılan kıvılcımlar bu gazı tutuşturuyor ve tazyikli gaz bir fitil şeklinde yanıyordu. Son yılların modası olan bu ”Gazlı Çakmak”lar benzinle çalışan çakmakların yerini almış bulunmaktadır. Bütün bunların dışında rezistans ile çalışan bir çakmak türü daha ortaya çıktı ise de pek kullanışlı olmadığından fazla yayılamadı. Bu türdeki çakmaklarda fitil bulunmadığı gibi taş da yoktur. Minicik bir pilin kızdırdığı rezistans, yalnız sigara yakabilmektedir. Otomobillerde bulunan ”Oto Çakmakları”da bu türdendir.

Cevap: Çakmak

Diğer Sorular ve Cevaplar

Related posts