Tropik kakao ağacının çekirdek denen tohumlarından yapılan yiyecek

Amerika Kıt’asına yakın adalarda sömürgeler kuran İspanyollar, pek yakınlarında büyük bir uygarlığın varlığını öğrendikleri zaman gözlerini o alabildiğine geniş toprakların üzerine çevirmişlerdi. Bunların en başında, bir hukukçuyken sırf maceraperestliği yüzünden buralara kadar gelen Cortez adında biri bulunuyordu. Cortez, o zamanlar ”Hispaniola” adıyla anılan bugünkü Küba’da yerleşmiş burada açıkgözlüğü ve bileğinin kuvveti sayesinde mevki sahibi olmuştu. Elindeki ateşli silahlara ve maceraperest askerlere güvenen Cortez, bu büyük uygarlığın hüküm sürdüğü ülkeyi eline geçirmek üzere 1519 yılında emrinde 700 asker, 50 kadar süvari ve 10 kadar top olduğu halde Aztekler’in ülkesi olan Meksika kıyılarına ayak bastı. Aztek hükümdarı Montezouma onları önce İspanya Kralının elçileri zannetmişti. Daha doğrusu Cortez ülkeye bu sıfatla girmişti. Cortez ile adamları, modern bir şehircilik düzeninin hakim olduğu bu taştan evleri piramitler ve saraylar ile asma bahçelerle süslü Meksiko şehrine hayran olmuşlardı.

Cortez ve adamları Aztek’in başkenti Meksiko’daki muhteşem bir tapınakta ağırlandılar. Hükümdar Montezouma tarafından kendilerine en değerli armağanlar verildi. Bu zengin ülkedeki altın ve mücevher bolluğu da Cortez ile adamlarının gözlerini döndürmüştü adeta. Cortez ile adamları Meksiko’da krallar gibi ağırlandılar. Şereflerine verilen muhteşem ziyafetler sırasında buraya has son derece lezzetli bir de içkiyi tanıdılar. Bunun, Azteklerin ülkesinde pek bol yetişen bir ağacın sert ve iri meyvelerinden yapıldığını öğrendiler. Aztekliler bu sert ve iri meyveleri ”Çoko” diyorlardı. Bu çoko’lar gayet sert olduğu için önce ateş üzerinde kavuruyorlar, sonra da mermer dibeklerde kalın tahta sopalarla döğerek öğütüyorlardı. Ancak çok güzel bir kokusunun olmasına rağmen lezzeti hayli acı bulunduğu cihetle ”Çoko”yu biraz tadlandırmaları gerekiyordu. Bunun için de Meksiko’nun o nefis ballarına müracaat ediyorlardı. Balla karıştırılan Çoko tozunu kupalara koyup üzerine sıcak su ilave edip karıştırıyorlar ve içine de biraz vanilya katıp içiyorlardı. Bunun içki şekline gelmiş hali ise ”Çoko suyu” anlamına gelen ”Çoko-lat” adını veriyorlardı.

Cortez ve adamları bu ”Çoko-latl” içkisinden öylesine hoşlanmışlardı ki gözleri bundan başka yiyip – içeçek şey görmez olmuştu. Meksiko’daki günlerini bu ülkeyi inceleyip işgal planları ile geçiren Cortez ile adamları her şeyi ayarladıktan sonra hiç beklenmedik bir anda ve hiç beklenmedik şekilde birden hücuma geçtiler. Önce hükümdar Montezouma’yı öldürdüler, sonra da Aztek halkını top ve tüfek ateşine tuttular. Aztekliler ölümü hiçe sayan insanlardı. Bu tapınağın açılışı sırasında 20 bin kişi gözlerini bile kırpmadan kurban olurdu. Ülkelerine saldıran düşmana karşı da sonuna kadar dayandılar. Topa ve tüfeğe karşı ok ve mızraklarla karşı koydular. Bu arada o mamur ülke bir harabe halini aldı. Buna rağmen iki yıl dayandılar Aztekliler, sonunda mahvolmuş ülke, Cortez ile adamlarının eline geçti ve burası İspanyol egemenliği altına girdi. Meksiko ile İspanya birbirine bağlandıktan sonra ülkenin hakimi durumdan bulunan Cortez, pek beğendiği ”Çoko-Latl” içkisini fıçılar haline İspanya’ya gönderdi. İspanya Kralı ile saraya yakın çevreler Meksiko’dan gelen bu lezzetli içkinin tadına doyamamışlardı. İspanya Hükümeti bunun büyük kar sağlayacak bir madde olacağını düşünerek Çoko-latl’ı ülkesi sınırları içinde satışa çıkarmayı tasarladı. Meksiko’dan getirilen içki, bütün İspanya’da bir anda ün yapıverdi. Ancak ne var ki fıçılar halinde getirtilen bu içkinin maliyeti pek yüksek olduğundan hayli yüksek fiyata satılabiliyordu. Bunun İspanya’da imalinin çok daha hesaplı olacağı yıllar sonra anlaşıldı. Bu sürenin içinde Cortez, bitip tükenmek bilmeyen ihtirasını uğrunda California üzerine yürümüş ve yıllar sonra oradan mağlup olarak Meksiko’ya döndüğünde yerinde başka bir Genel Valinin oturmakta olduğunu görmüştü. Ve bir gemiye bindirilen mağrur fakat mağlup Cortez, Çoko-latl fıçılarının arasında İspanya’ya dönmek zorunda kalmıştı.

İspanya, 1580 yılında kurduğu bir imalathane ile Çoko-latl yapımına girişti. ”Çoko” meyvesi toz haline getiriliyor ve orada balla karıştırılıp sulandırılıyordu. Daha sonraları bunun bir içki halinde değil de kurutulup yenildiği zaman daha büyük lezzet taşıdığı fark edildi. Hem böylesi pazarlama imkanı bakımından da çok daha elverişli idi. İspanya Hükümeti bu nefis ve leziz tatlının esrarını bir devlet sırrı sayıyordu. Nihayet 1606 yılında bir İtalyan bu imalat sırrını öğrenmeyi başardı. Çoko’nun kakaodan başka bir şey olmadığı da anlaşılmıştı. Böylelikle İspanya’dan İtalya’ya ulaşan Çoko-latl’ın sırrı oradan Fransa’ya sonra da Hollanda ve İsviçre’ye yayılıverdi. Hollanda ve İsviçreliler su yerine süt koymak suretiyle çok daha büyük bir lezzet verdiler ve bunu bir endüstri haline getirerek çikolata ihracına başladılar.

Cevap: Çikolata

Diğer Sorular ve Cevaplar

Related posts