Bir ucu sivri diğer ucunda bir delik bulunan uzun ince araç

İnsanoğlu dünyaya plak gelmişti amma çıplak yaşayamayacağını da anladı çok geçmeden. Ahlak anlayışında bir takım nazariyeler koyacak kadar vakit geçmemişti; utanma duygusu ile de daha tanışmamıştı henüz. Lakin tabiata karşı korunmak ihtiyacı, insanoğluna çıplak yaşayamayacağını anlatmıştı. Soğuktan korunmak için bir şeylere sarınmak ihtiyacını duydu ilkin. Vakıa iki değnek parçasını birbirine sürte sürte ateş yakmasını öğrenmişti amma, bu ateş kendisini ancak belirli bir noktada ısıtabiliyordu. Gıdasını temin etmek için vurduğu hayvanların postlarının soğuktan gayet iyi bir koruyucu olduğunu buldu nihayet insanoğlu. Ancak sarındığı bu postlar kendisinin hareket kabiliyetini alabildiğine azaltıyordu. Bir eliyle bu sarındığı postun sırtından kayıp düşmemesi için çalışırken bir elde mızrakla av peşinde koşmaya ve avını vurmaya çalışmak hiç kolay bir şey olmuyordu. 

Buna bir çare arayan insanoğlu nihayet dahiyane bir buluşla deri parçalarını birbirine bağlamayı akıl etti. İhtiyaçlar insanoğlunu daha yarı vahşi bir hayat yaşarken dahi bilgin yapmaya yetiyordu şüphesiz ki. Önce bu parçaları birbirine eklemek için derilerin üzerlerine delikler delip bu  deliklerden kurtulmuş hayvan sinirlerini ve sulak yerlerin kenarlarından topladığı sazları geçirip bağladı birbirine. Böylelikle farkında olmadan ilk ipliği ve hatta ilk düğümü de bulmuş oldu. İlkin bu delikleri ince ve sivri sopalarla açmaya çalışıyordu. Fakat gel gelelim bu hayli zor oluyordu. Zira bu sopalar hem çabuk kırılıyor, hem de deriyi  gayet zor deliyordu. Çok geçmeden bu işin ucu sivriltilmiş kemik veya boynuz parçaları ile çok daha rahat ve kolay yapılabileceğini düşünerek buldu. Böylelikle ilk tığ ortaya çıkmıştı. İhtiyaç, yenilik ve rahatlık duygusu kolay kolay bitmiyordu insanoğlunda. ”Hem deliği delmek, hem de ipliği geçirmek aynı zamanda ve bir tek hareket ile yapılsa çok daha kolay olmaz mı?” diye düşündü. İlkin kurutulmuş sinir veya sazları bu tığı andıran kemik parçalarının arkasına bağlamayı denedi. Gel Gelelim bunu da arzuladığı kadar rahat ve pratik bulamadı. İnsan dehasının yeryüzündeki ilk temsilcilerinden biri ortaya çıktı bu esnada. 

”Bu tığ kemiklerin arka ucuna bir delik delinip sinir veya sazlar bu delikten geçirilse çok daha iyi olur.” diye düşündü. Gel gelelim elde mevcut son derece basit imkanlarla böylesine ince bir deliğin açılmasının hiç de kolay bir şey olmadığı gerçeği dikildi insanoğlunun karşısına. Fakat insan zekasının alt edemeyeceği güçlük yoktu. Bir başkası buldu bunun da çaresini. Gayet sivri ve keskin uçlu bir çakmak taşı ile bu önemli problemi hallediverdi. Delik açmaya yarayan o incecik kemik veya boynuz parçasının arka ucu bu sivri çakmak taşının yardımı ile delinmiş ve bu delikten sinir ya da saz geçirilmişti. Böylelikle aynı anda deriyi hem delmek, hem de ipliği geçirmek mümkün olabilmişti. Kısacası insanoğlu en büyük zaferlerinden biri olan ”Dikiş İğnesi”ni bulmuştu. Hele iplik ve dokumanın bulunuşundan sonra dikiş iğnesinin insanoğlunun yaşantısındaki önem ve değeri bir kat daha artıverdi. 

Cevap: Dikiş İğnesi

Diğer Sorular ve Cevaplar

Related posts