İnsanlığa en büyük yararı sağlama özelliği taşıyan tarım ilacı

Günümüzden yaklaşık olarak yüzyıl önce, Alman kimyageri Othmar Zeidler, haşeratın yok edilmesine yarayacak bir ilaç formülü bulmuştu. Ancak ne çare ki insanlığın parazit hayvanların en büyük zararına uğradığı o çağlarda Zeidler’in bu buluşunu kimseler önemsememiş ve bu ilaç da unutulup gitmişti. 1874 yılından 1944’e kadar geçen yetmiş uzun yıl boyunca haşereler yine dünya üzerinde cirit atmışlar ve taşıdıkları mikroplarla yakalananları tifüsten kırıp geçirirken, sıtmadan inletmişler ve geceleri uykularını haram etmişlerdi insanlara. İnsanlık tesirsiz bir takım ilaçlarla bu haşerata karşı savaşmaya çalışmıştı yüzyıllar boyu. Bu ilaçlar karikatüristlere konu olmuştu: ”Tahtakurusu yakalayıp gözüne bu ilaçtan bir damla sıktınız mı işi tamam sayılır”. 

II. Dünya Savaşının kan ve barut kokusuyla dolu yıllarında, Amerikan ordusunda haşerelerle savaş konusunun üzerinde de önemle durulması gerekmişti. Cephede değil yıkanmak, doğru dürüst temizlenmek imkanını bile bulamayan Amerikalı askerlerin bitlenmesi işten bile değildi. Nitekim elden geldiği kadar sarf edilen gayrete rağmen bu bitlenmenin önü alınamamıştı Amerikan ordusunda. Hele pasifik adalarında Japonlar’la çarpışan Amerikan askerlerini o çekik gözlü düşmanları kadar büyük bir düşman daha ezmekte ve hatta kırmaktaydı. Bu da sivrisineklerdi. Pasifik’in o sıtma dolu adalarında yüzyıllar boyu meydanı alabildiğine boş bularak azman bir nesle erişmiş bulunan sivrisineklerin sebep olduğu tahribat korkunçtu. Amerika Savunma Bakanlığı, bu haşerelerle savaşı kazanmak için tüm imkanları seferber etmiş, Amerika’nın bütün hekim, eczacı ve kimyagerleri bu konunun üzerine önemle eğilmişlerdi. 

O güne dek, bu konuda yapılan bütün araştırmalar gözden geçirilip bu konuyla ilgili tıp ve kimya literatürü inceden inceye taranırken Alman kimyageri Othmar Zeidler tarafından 1874 yılında bulunan bir ilaç dikkati çekmişti. Bu formül ile hazırlanan ilaçla haşerelerin imha edildiğini gören Amerikalılar bu işe pek sevinmişler ve bu savaşın kazanıldığına inanmışlardı. İlacın formülünde Dihloro, Diphenyl ve Trichlorethane maddeleri bulunmaktaydı. Bu harika bir isim arayacak ve koyacak vakit dahi harcanamıyacağından, bu maddelerin ilk harflerini bir araya getirdiler ve kısaca ”DDT” dediler buna. Bütün ilaç fabrikaları seferber edilip ordu emrine tonlarca ”DDT” hazırlattılar Amerikalılar ve bunları başta pasifik adaları olmak üzere bütün cephelerdeki Amerikan birliklerine gönderdiler. Renksizi kokusuz, toz haline gelebilen ve suda kolaylıkla eriyen bu kristalize madde ile pasifik adalarındaki bataklıklar artık nerede ise kemikli bir şekil almış bulunan o azman sivrisineklerden temizlendiği gibi sıtmanın da kökü kurutuldu diğer cephelerdeki askerler de bitlerden arındılar. 

”DDT” Amerikan ordusu ile haşerelerle yapılan büyük savaşın mutlak galibi oluvermişti bir anda. Böylece yalnız sıtma değil, tifüs ile tifo gibi hastalıkların da önü alınmış oluyordu. Bu harika ilaç ”Asalaklar” diye adlandırılan sınıfa giren tahtakurusu, pire, bit, sivrisinek, karasinek gibi hayvanların sinir sistemlerini felce uğratıp öldürüyordu. Dozu az kaçan ilaçlar ise bu hayvanlara aşırı bir sarhoşluk veriyordu. ”DDT”nin bu hassası insanlar üzerinde de sinir sistemi bozukluklarına yol açmaktadır. Bu bakımdan ”DDT” insanlar içinde önemsenmeyecek bir zarar vermekle beraber insan sağlığı konusunda da önemli bir rolü bulunmaktadır. Bu nedenler ki bu ilaçla temizlenmiş yerlerin iyice havalandırılması, DDT püskürtülmüş sebzelerin iyice yıkanmadan yenilmemesi hekimler tarafından kesinlikle öğütlenmektedir. Değeri ancak yüzyıla yakın bir süre sonra anlaşılabilen ”DDT” insanlığa en büyük yardımı sağlayan bir ilaç olmak özelliğini taşımaktadır.

Cevap: DDT

Diğer Sorular ve Cevaplar

Related posts