Hans. M. Lıppershey, 1600 yıllarında Hollanda’nın en tanınmış gözlükçüsü idi. En iyi gözlükleri o yapar ve gözlere en uygun gözlükleri yine o verirdi. Her yaptığı gözlüğün bir önce yaptığından daha iyi olmasına çalışır ve bunda da başarılı olurdu. Böylesine titiz ve mesleğine bağlı bir insandı. 1608 yılında bir gün, oğlu dükkanda cam merceklerle oynarken birden çocuksu bir heyecan ve sevinç içinde feryadı bastı: ”Baba şuraya bak! Kilisenin çan kulesi sanki bir adım ötemde duruyor !”. Lippershey başını tezgahından kaldırıp, karşıda ve bir hayli uzakta olan kiliseye baktı, sonra bir de oğluna dönüp baktı. Küçük Lippershey hala aynı sevinç ve heyecan dolu seslerle: ” Evet baba!.. Kilisenin çan kulesi bir adım ötemde duruyor sanki ” diye bağırıp yerinde zıplıyordu. Çocuğun halinde hakikaten bir gayritabiilik sezmişti lippershey. Bunun bir şaka veya bir oyun olmayacağını anlamıştı. Yerinden kalkıp oğlunun yanına yaklaştı. Küçük çocuk elindeki iki merceği birbirinden bir karış kadar uzak ve tam manasıyla karşılıklı olarak tutarak karşıdaki kiliseye doğru bakmaktaydı.
Lippershey oğlunun elindeki içbükey mercekleri aldı ve aynı şekilde karşılıklı getirip kiliseye doğru baktı. Çocuğun hakkı vardı; kilisenin çan kulesi hakikaten bir adım ötesine kadar gelmişti adeta. Gözlükçü Lippershey çok daha büyük bir sevinç ve heyecan içinde oğluna sarıldı ve öpmeye başladı. Çocuk o güne kadar babasını bu halde hiç görmemiş olduğundan şaşkın bakıyordu. Gözlükçü sonra heyecan içinde tezgahının başına koştu. Üzerindeki bütün gözlük ve camları bir yana itip çalışmaya koyuldu. Bu iki içbükey merceği bir borunun iki ucuna itina ile yerleştirdi. Bu borunun bir ucundan bakıldığı zaman, karşıda ne varsa insanın burnunun dibine kadar gelmiş oluyordu. Bir çocuğun oyunundan tarihin en büyük bir icadı ortaya çıkmış oluyor ve Hollandalı gözlükçü Lippershey, insanlığa yeni ufuklar açacak olan bu buluşu ile adını tarihe yazdırmış oluyordu böylelikle. Lippershey’in yaptığı bu harika cihazın ünü pek kısa bir zamanda önce Hollanda’ya sonra da bütün Avrupa’ya yayılıverdi.
Ünlü İtalyan bilgini Galileo Galilei, Lippershey’in yaptığı bu dürbünden faydalandı ve buna yeni bir şekil vermeye çalıştı. Dürbünü daha gelişmiş bir hale getirmeye uğraşırken, bir borunun içine yerleştirdiği biri içbükey, diğeri dışbükey iki merceğin çok daha uzak mesafelere kadar tesir ettiğini gördü. Aradan geçen yüzyıllar içinde yalnız teleskop ve mikroskoplar değil, dürbünler de büyük bir ilerleme kaydetti. Eskiden yapılan tek borudan ibaret dürbünlerin yerini prizmalı mercekler sayesinde boyları çok daha kısa olan ve çift göze birden hitap eden dürbünler ortaya çıktı. Dürbün, bugün savaş alanındaki askerlerin ve açık denizlerdeki gemicilerin en büyük yardımcısı olarak insanlık yolundaki hizmetine devam etmektedir.
