Sunaklar genel anlamıyla dinsel törenlerin yapıldığı ya da kurbanların sunulduğu, belirlenmiş yer ya da yapıdır. En basit formunda sunak, küçük bir yükselti biçiminde olup, kare ya da yuvarlak bir yapıda taştan ya da tahtadan inşa edilmiş biçimdedir. Sunak kelimesi, en kısa anlatımı ile; “tanrılara adak adanan yer” olarak tanımlanabilir. Kurban kesilen ve tanrıya sunu yapılan, masaya benzer, yüksekçe olan, genellikle taştan ve/veya dörtgen şekilde yapılan, kurban kanlarının akmasına mahsus bir deliği olan mimari ögedir. Çoğunlukla temenosun içinde, tapınakta ya da yakınında, tiyatro yapılarında orkestrada, agora içinde ve evlerde yer aldığı bilinmektedir.
Sunaklar, C. G. Yavis’in “Greek Altars” isimli kitabında ise, sunakların genel karakteri başlığı altında, tanrılar için yapılan hayvan sunularının yakıldığı, ateşi sağlama amaçlı, kalıcı ya da geçici malzemeden yapılan yapı ya da birim şeklinde açıklanmıştır. Sunakların büyüklüğü, içinde sunu yapacakların çokluğu ile doğru orantılı gelişir. Sunakların yerlerine bakacak olursak, evde, kasaba türbelerinde, kamu alanlarındaki küçük sunaklarla, tapınak önlerinde, tören alanında yada dinsel alanlardaki anıtsal sunaklar görülen örneklerdendir.
Bütün dönemler içinde sunaklar; insanlara zor durumlarında başvurdukları bir yer olarak çok şeyler ifade etmiştir. Bu nedenle insanoğlu, adak, kurban ve sunularını, tanrıya ulaşacağını bildiği bir yerde yapmak istemiş ve bu sayede sunakların doğuşuna ve sonrasında da ilerleyerek neredeyse tapınak kadar önemli birer yapı haline gelişine ön ayak olmuştur. Buradan hareketle, insan faktöründen yola çıkmış olan sunakların; insanların sığınma ve inanma isteği neticesinde tanrıya hediyeler vererek onunla bütünleşmelerinde rol oynayan, dinsel yapılar olarak karşımıza çıktıklarını düşünmek yanlış olmayacaktır. İncelenen dönemler içinde sunak gelişiminin çok büyük farklılıklar göstermediği görülmüştür. Yani her dönemde her sunak tipine rastlamak mümkündür.