Toplu halde yaşamaya başladıktan sonra insanlar, bir takım konularda gizlilik ve güven ihtiyacını duymuşlardı. Bu konuda ilk adım, meskenlerini yabancılardan korumak için buldukları sürgülerle atıldı. Kapıların arkasına dayanan ve dışarıdan açılmasını önleyen bu sürgüler eski Türklerin dilinde ”Kapı demiri” adını almıştı. Ancak zamanla bu sürgülerin dışarıdan açılamaması bir takım zorluklar çıkarmaya başladı ev sahipleri için. Bu yüzden dışarıdan açılıp kapanacak bir sistem bulmak zorunda kaldılar. Bu yoldaki çabalar bir dahinin zihninde olgunlaşarak bunu sağlayan şekil aldı. Kapının arkasına konulan tahta sürgünün üst tarafında bir çıkıntı yapıldı, kapı kanadına, bu hizadan bir delik açıldı. Bu deliğe sokulan bir çubukla bu iş görülebildi.
Kapı kanadındaki delikten girebilecek kalınlıktaki her çubukla bu işin yapılabilmesi insanoğlunu yeni buluşlar aramaya zorladı. Nihayet 5. yüzyılın ortalarında, sürgüleri açmak için kullanılan çubuğa türlü şekillerde tırtıllar açmakla bu işin halledildiği görüldü. Çubukların üzerindeki tırtıllar, kapının üzerindeki tırtıllara uyduğundan bu delikten başka bir çubuğun sığmasına imkan olmuyordu. Yine bu esas üzerinden hareket edilerek bu kez kapıları veya dolapların dışarıdan kilitlenmesini sağlayan asma kilitler ortaya çıkarıldı. Kilit ve anahtar konusundaki en büyük devrimi 1860 yılında Linus Yale adındaki bir Amerikalı gerçekleştirdi. İç içe iki silindirden ibaret ve son derece emniyetli bir sistem ortaya çıkardı. Bu, 112 yıldan beri bütün dünyaya yayılmış bulunan ve mucidinin ismiyle anılmak ta olan ”Yale kilidi” idi.
