6 Temmuz 1885 günü Fransa’daki Elsas şehrinden Paris’e dokuz yaşında bir çocuk getirdiler. Joseph Meister adındaki bu çocuk sokakta kuduz bir köpeğin saldırısına uğramış ve bir çok yerlerinden ısırılmıştı. Bu küçük çocuk da o güne kadar kuduz köpek tarafından ısırılan herkes gibi pek korkunç bir ölüme mahkumdu. Meister çifti, Paris’te Louis Pasteur adında bir bilginin kuduz hastalığı üzerinde çalışmalar yaptığını işitmişler ve son bir ümitle kalkıp gelerek bu ünlü bilginin kapısına dayanmışlardı. Louis Pasteur, ana ile babanın feci durumunu üzülerek görmüş, küçük Joseph’in acıklı sonunu düşünerek ürpermişti. Büyük bilgini, derin ve haklı bir düşünce almıştı. Pasteur vakıa bu konuda uzun bir süreden beri çalışmalar yapmaktaydı ama o güne kadar bu konudaki bütün denemelerini yalnız hayvanlar üzerinde tatbik etmişti. Şimdi karşısında bir insan duruyordu. Büyük bilgin meslek yaşantısında ilk kez benliğini saran heyecan içinde ürperiyordu. ”Bu zavallı yavru nasılsa ölüme mahkum. Bindebir bir kurtulma ihtimali de olsa şansımızı denemem gerek”.. diye düşündü. Ve tarihi kararını verdi. Aşıyı küçük Joseph Meister’e tatbik edecekti.
Bilginin ilk kez bir insanın üzerinde tatbik ettiği bu serumun nasıl sonuç vereceğini hudutsuz bir heyecan içinde beklemişti. Pasteur neticede tehlikeli süre geçtiği halde küçük çocukta en ufak bir tehlike belirtisi görülmedi. Louis Pasteur, insanlık yolunda en büyük bir keşifte bulunmuştu. Bu aşı sayesinde Joseph Meister ile birlikte milyonlarca insan da kurtulmuş oluyordu böylece. Olay bütün Fransa’da ve dünyada bir anda duyuluverdi. Fransa’nın, Avrupa’nın hatta dünyanın her yanından binlerce hasta Pasteur’e akın etti. Büyük bilgin ertesi sene kuduz kurt ve köpekler tarafından ısırılmış tam 1700 insanın hayatını kurtarmayı başardı. Çok geçmeden Fransız Tıp Akademisi, Louis Pasteur’e kapılarını açtı ve Louis Pasteur bundan sonra ”En büyük Fransız” diye anıldı.
Louis Pasteur, bir bira fabrikasını gezerken, arpaların mayalanması olayını bilhassa dikkatini çekmiş ve bu konunun üzerinde önemle durmuştu. Yaptığı araştırmalar sonunda bu mayalanmanın havadaki bir takım bakterilerden ileri geldiği sonucuna vardı. Bu konuda devam eden araştırmalarında havadaki ve kullanılan eşyadaki bir takım mikropların varlığını keşfederek tıp aleminde alabildiğine geniş bir ufuk açmış oldu. Louis Pasteur, bu arada bu mikropları öldürerek gıda maddelerinin koruyan bir sistem de buldu. ”Pastörize” deyimi bugün artık günlük yaşantımıza kadar girmiş bulunmaktadır. İnsanlığın en büyük kurtarıcılarından biri olan Louis Pasteur, 27 Eylül 1895 günü Paris’teki evinde 73 yaşında olduğu halde hayata gözlerini kapadı. Ve insanlığa karşı görevlerini yapmış büyük bir insan dostu olarak fani dünyadan göçüp gitti.