Günümüzden binlerce yıl önce, bugün Avrupa adıyla andığımız kıt’anın tam ortasındaki dağlar ve göller ülkesi olan İsviçre’nin bulunduğu topraklar üzerinde Helvetyalılar yaşarlardı. Helvetyalılar çalışkan insanlardı ve bu çalışkanlıkları onlara uygarlık yolunda büyük aşamalar kaydettirmişti. Helvetyalılar, ülkelerinin o yemyeşil dağlarında hayvancılığa önem verirlerdi. Bu bakımdan yüncülük alanında da çok ileri gitmişlerdi bu çalışkan insanlar. Ancak, bu konuda onların karşılaştıkları pek büyük bir güçlük vardı, koyun ve keçilerin yünlerinin kırkılması işi hem pek zor oluyor, hem de çok zamanlarını alıyordu. Dünyamızın demir cevherini yeni tanıdığı ve bunu yeni yeni işlemeye başladığı devrelerde bu yünlerin kırkılması işi biraz daha kolaylaşmıştı belki amma, yine de arzulanan rahatlık olamıyordu bir türlü. Nihayet günün birinde, ismi-cismi bile bilinmeyen bir Helvetyalı insan dehasının şaheseri olan bir buluş çıkardı ortaya. Bu, ortasından bir çivi ile sıkıştırılmış iki ufak bıçaktan ibaret bir aletti. Bu ufacık bıçaklar ortasındaki vidayı andıran çivinin yardımıyla açılıp kapanıyor, böylelikle koyunların yünleri gayet rahat bir şekilde kırkılabiliyordu.
Helvetyalı’nın bu dahiyane buluşu pek kısa zamanda bütün ülkeye yayıldı ve yünlerin kırkılması bir problem olmaktan çıkıverdi. Zamanla bu bıçakların uç taraflarına, parmakların tutabileceği delikler açıldı. Böylelikle ilk şekline kıyasla çok daha rahat ve kolay kullanılan ve bugünkü makaslara pek benzeyen o harika kesici aletler ortaya çıkmış oldu. İsviçre’nin Neuenburgersee bölgesindeki Marin civarında yapılan La Tene kazılarında, binlerce yıl önce Helvetyalılar tarafından yapılıp kullanılan dünyanın bu ilk makasları ele geçirilmiş ve bu makasların bugünkülere tıpatıp benzediği de hayretle görülmüştü. Helvetyalılar, yün kırkmak için ortaya çıkardıkları bu aletlerin sayesinde deri ve kumaşların da rahatça kesilebildiğini görünce makasın taşıdığı önem ve değer bir kat daha artmıştı. Makas, Helvetyalılar’dan Romalılara geçti. Milattan 3000 yıl önce Romalıların bu harika aleti kullanmaya başladıkları, yapılan tarihi incelemelerle tespit edilmiş bulunmaktadır. Zamanla insanoğlu bu harika aleti daha da geliştirdi. Hele çeliğin bulunuşundan sonra son derece güzel ve keskin bıçaklar ortaya çıktı ve makas insanoğlunun günlük yaşantısında pek önemli bir yer işgal etti.
