Onsekizinci yüzyılın başlarında özellikle Avrupa’da yaşayan insanlar, bakır, demir ve kalay gibi bazı madenlerin ”Felsefe taşı” adını taşıyan muhayyel bir taş sayesinde altın haline geleceğine inanmaktaydılar. Bu tılsımlı taşı arayan kişiler hüviyetine bürünen ve ”simyacı” adı verilen bazı açıkgözler de bu inançtan faydalanarak geçim yolu bulmuşlardı. ”Felsefe taşı”nın varlığına yalnız cahil halk tabakası inanmıyordu. Krallar dahi bu büyük inancı taşıyorlardı. Bu yüzdendir ki Avrupa’nın hemen her sarayında bir simyacı bulunmaktaydı. Bu muhayyel taşı aramakta olan kişiler aynı zamanda kralın en gözde adamlarının başında gelirlerdi. İşte Böttger de bunlardan biriydi ve sırtını Avrupa’nın en güçlü kişilerinden biri olan Saksonya Kralı Auguste’e dayamıştı. Ancak kral Auguste kendisini sarayına simyacı olarak almamıştı. Böttger, ”Felsefe taşı”nı ararken mutlu bir toprak bulmuş ve bu toprak sayesinde porselen yapmasını becermişti. O tarihe kadar porselen yalnız Çinliler tarafından bilinen bir sırdı. Çinliler binlerce yıl önce yapmaya başladıkları porselenin sırrını yüzyıllar boyu korumasını bilmişlerdi. Bu nedenledir ki porselen Avrupa’da altından daha değerli bir madde vasfını taşıyordu. Çin işi bir porselen tabak veya çaydanlık, ağırlığından daha fazla altın değerindeydi ve Sakonya Kralı Auguste, 48 parçadan ibaret Çin işi porselen bir çay takımı için Prusya Kralına tam bir alay asker vermişti.
Böttger, bu iş için en elverişli toprağın Meysen balçığın da olduğunu görmüştü. Bu nedenle kendisine Meysen sarayında bir laboratuvar hazırladı. Ancak bu saray aynı zamanda onun için bir hapishane de oldu. Genç simyacı, Çin porselenleri ayarında porselen tabak ve çay takımları imaline muvaffak olmasına rağmen bu saraydaki hapis hayatından kurtulamadı. Saksonya Kralı da bu konuda en az Çinliler kadar hassasiyet göstermiş ve porselen imali sırrının Meysen sarayından dışarı sızmaması için bütün tedbirleri almıştı. Çapraz iki meç işaretini taşıyan Meysen işi porselenler, çok geçmeden bütün Avrupa’da ün yapıvermişti ve tıpkı Çin işi porselenlerde olduğu gibi, ağırlığınca altına satılıyordu. Saksonya Kralı kendisine, hürriyeti müstesna, hiç bir şeyi esirgemiyordu. Ancak yıllar geçtikçe bu esir hayatı Böttger’e fazla dokunmaya başlamıştı. Prusya Kralı ile gizlice mektuplaşarak kaçmaya yeltendiği bir sırada yakalandı. Ve derhal idam cezasına çaptırıldı. Şans kendisine ilk kez güldü ve hüküm infaz edilmeden Meysen sarayında kalp sektesinden öldü.
