Hayatta paraya pula zerrece değer vermeyen bir insandı Wilhem Conrad Roentgen, Onun bütün dünyası ve bütün yaşantısı, bir fizik laboratuvarından ibaretti. İlme ve fenne aşık bir insan olan Röntgen, bu konudaki üstün meziyetleri sayesinde pek genç bir yaşta kendisini göstermiş ve daha 45 yaşında iken Almanya’daki Würzburg Üniversitesinin fizik profesörlüğüne getirilmiştir. Prusyalıların disiplinli ve inatçı karakteri, yaptığı ilmi araştırmalarında gayet iyi belli oluyordu. Üzerine eğildiği her konuda büyük bir inat ve sabırla durur, bıkıp usanmak bilmeden çalışırdı. 1895 yılında bir gün, Würzburg Üniversitesindeki laboratuvarında deneylerine dalıp gitmişken, havasız bir tüpün içinden geçirdiği yüksek voltajlı akımın garip bir ışın saçtığını fark etti. Tüpün yanında bulunan baryumlu bir kağıdın parlamasından anlamıştı bu gözle görülmeyen ışının mevcudiyetini ve belki de o baryumlu kağıt tesadüfen tüpün kenarında olmasaydı, Conrad Röntgen insanlığın en önemli bir buluşunun farkında olmayacaktı. Bu o güne dek ilim ve fen dünyasının tanımadığı bir ışındı ve Profesör Röntgen de gözle görülmeyen bu ışınların ne olduğunu anlayamamış ve büyük tevazuunu burada da göstererek bulduğu garip ışına, ”meçhul” anlamına gelen ”X” adını vermişti. O andan itibaren olanca heyecanı ile ”X ışınlarının” üzerine eğilen profesör Röntgen, bunu dalga uzunluğu en kısa olan ışın olduğunu tespit etti. Gözle görülebilen ışığın dalga uzunluğu santimetrenin on milyonda biri kadar iken, gözle görünmeyen ”X ışınlarının” dalga uzunluğunun santimetrenin iki milyarda biri olduğunu anladı.
Bu ışınların cam ve kurşun hariç olmak üzere insan vücudu, tahta, kauçuk gibi cisimleri de kolayca geçebilme özelliğine sahip bulunduğunu tespit ettiği anda bu buluşunun taşıdığı önem ve değeri çok daha iyi anlamıştı. Bu ışınların yardımı ile insan vücudunun içini gözle görmek kabil olacaktı ki yalnız bu dahi insanlık yolunda en büyük bir merhaleydi. Bu büyük buluşu sayesinde zengin olur, pek büyük servete kavuşabilirdi Profesör Röntgen. Fakat onun paraya pula zerrece değer vermeyen insan olduğunu söylemiştik. Nitekim o bu buluşunu maddi ölçülerle değerlendirmeyi aklına dahi getirmedi ve insanlığa hediye etti. Röntgen ışınları, havası boşaltılmış olan tüpteki ”Anot” ve ”Katot” adlarını taşıyan uçlara yüksek voltajlı elektrik akımı verilmesiyle elde edilir. Yüksek akım ile katot ucu akkor haline gelir ve elektron akımlarını yaymaya başlar. Bu elektron akımına katot ışınları adı da verilir. Bu ışınlar pozitif elektrik yüklü bulunan Anot kutbu ucundaki Tnugsten madeninden yapılmış noktaya çarptığı anda Röntgen ışınları yayılmaya başlar. Günümüzde tıp, kimya ve çeşitli endüstri alanlarında insanlığa fayda sağlamakta olan Röntgen ışınları, insanlığın en önemli buluşlarından biri olarak kabul edilmektedir. Vücuttaki hastalığın veya herhangi bir yabancı maddenin tespitinde hayati bir rol oynayan bu ışınların yardımıyla teknik sahada da bir çok aksaklık ve hatalar meydana çıkarılmaktadır.
