Kristof Kolomb’un tayfaları uzun bir yolculuktan sonra ayak bastıkları topraklarda dikkat ve hayretlerini çeken pek çok şey ile karşılaşmışlardı. Bunların başında insan gibi konuşan ve o rengarenk tüylü kuşlar gelmekteydi şüphesiz ki. Bu kuşlardan sonra en fazla ilgilerini çeken şey ise, yerlilerin uzun çubukların ucuna koyup yaktıkları ve dumanını ağızları ile burunlarından çıkardıkları ot idi. Yerliler bunu bir ibadet saymaktaydılar adeta. Bu dumanı içmekle içlerindeki kötü ruhlu şeytanları kaçırdıklarına inanıyorlardı. Bu otu yakıp içtikleri çubuklar ise onların nazarında tam bir dostluğun sembolüydü. Gönderilen bir çubuk veya aynı çubuktan çekilen birer nefes dumanla en kanlı savaşlar sona eriyor ve aralarındaki en şiddetli geçimsizlikler nihayet buluyordu. Yerliler bu sarı yapraklı ota ”Tabako” diyorlardı. Kristof Kolomb’un tayfaları da bu sarı yapraklı otu aynı isimle tanıdılar ve memleketlerine dönerken bu yaprakları da beraberlerinde götürüp onları ”Tabako” adıyla dünyaya tanıttılar.
Tabako adıyla Avrupa’ya tanıtılan sarı yapraklı bitki aslında bugün Tütün adını verdiğimiz, fakat dünyanın bir çok yerinde el’an Kristof Kolomb zamanındaki adıyla anılan bitkiydi. Avrupa bu bitkiyi baş ağrılarını giderici bir müsekkin olarak tanıdı ilkin. Fransa’nın Portekiz Sefiri M. Jean Nicot, pek hoşuna giden bu sarı yapraklı bitkiyi büyük bir emek sarfı ile Portekiz’deki evinin bahçesinde yetiştirmeyi başardığı zaman Avrupa’da tütünü yetiştiren ilk insan olduğunu farkında değildi herhalde. Fransız kraliçesinin müzmin baş ağrılarından şikayeti olduğunu haber alan Portekiz Sefiri M. Nicot, derhal bu bitkinin yeşil yapraklarını kesip sararttıktan sonra Paris’e göndermiş ve bu tılsımlı bitkinin dumanı Kraliçeyi çektiği iletten kurtarınca Tabako, bütün Avrupa’da birdenbire büyük bir önem kazanıvermişti. Ancak Avrupa bu bitkiye ”Tabako” değil de, onu Avrupa’da üreten ilk kişi olan Nicot’un adıyla tanıdı. Tütünün terkibindeki maddeye Nikotin adı verilmesi de bundandır. Tütün Türkiye’ye 17. yüzyılın içinde Sultan İbrahim’in devrinde girdi ve pek çabuk yayılıverdi.
