Yunan mitolojisinin güçlü figürlerinden biri olan Agamemnon, Miken Kralıdır. Aynı zamanda, Sparta Kralı Menelaosun da büyük kardeşidir. Tarih ve mitoloji sahnesindeki popülaritesini ise, Truva (Troya) savaşı için dönemin en büyük ordusunu Ege Denizinin karşısına geçirmesine borçludur. Agamemnon, Atreus ve Aeropenin oğullarıdır. Tanrı ve tanrıça figürlerinin yoğun olarak geçtiği efsanelerde, bu kutsallarla yakın ilişki içinde olduğu da görülebilmektedir. Bu efsanelerden biri de, Yunan orduları Truvaya gitmek için toplandığında, gemilerin hareketi için gerekli olan rüzgarın zerresinin olmaması sebebiyle, Agamemnonun Artemise olan kurban kesme olayı ile ilgilidir. Öyle ki, Artemisin rüzgarları serbest bırakması adına, kızı Iphigeniayı kurban vermeye kalkışmıştır. Kızın tam kesileceği sırada Artemis, bir tane dişi geyik göndermiş ve kızın yerine bu geyiğin kesilmesini sağlamıştır. Hayatta kalan kız, Artemis tapınağına rahibelik yapmıştır. Sonuç olarak ise, Yunan ordularının Truvaya gitmesini sağlayacak olan rüzgarlar esmeye başlamıştır. Agamemnonun güçlü kişiliği, Yunan Mitolojisi içinde yer alan hikayelerin bir kısmında, Onun, tanrılar tanrısı Zeustan da üstün tutulabilmesine sebebiyet vermiştir. Kimi anlatılanlara göre olağanüstü bir kahraman, kimi değerlendirmelerde ise ahlak yoksunu bir zorbadır. Ancak, nasıl anılırsa anılsın, Yunan Mitolojisinin öne çıkan ve eşsiz figürlerinden birisidir.
Agamemnon, siyasi anlamda da önemli ve kritik bir komutandır. Yunanistan genelindeki, neredeyse tüm şehir devletleri, Agamemnonun komutası altındadır. Eğer Agamemnon bir ülkeye savaş açmak isterse, emri altındaki tüm şehir orduları, savaşa katılmak zorundadır. Bölgelerin krallarının gerçekleştirdiği konsey ya da toplantılarda, yine son söz söyleyici ve karar verici, Agamemnondur. Bu durumlardan dolayı da, aynı tanrılar tanrısı sıfatı ile anılan Zeus gibi, “krallar kralı” sıfatı, kendisine uygun görülmüştür. Agamemnon’un, gücünü tanrıdan aldığı, tıpkı kut anlayışı gibi, bu tanrısal gücü kudretle kullandığı anlatılmaktadır. Hatta, kimi anlatılarda, tanrısal güçleri tanrılardan bile daha iyi kullandığı söylenmektedir. Ancak, her ne kadar ulvi ve dokunulamaz gibi lanse edilmişse de, Yunanistanın herhangi bir yerinde, herhangi bir insan tarafından eleştirilebilir ve tartışılabilir olmuştur. Üzerindeki tüm kral erdemlerini ve buna paralel olarak bütün zayıflıklarını rahatça belli eden bir karaktere de sahip halde yaşamıştır. Yunan Mitolojisi ile ilgili en önemli eserlerden biri olan Homeros’un, İlyadasında neredeyse bütün konu, Agamemnon ve soyu ile alakalıdır. Truva Savaşı da, bu yapıtta anlatılan bir başka olaydır.
Ölümü ise, ne trajiktir, ne de komedi… Kesilen geyik kurbanın ardından, Artemisin de rüzgarları serbest bırakması ile, Agamemnon tüm ordusunu suyun karşısına geçirmiştir. Uzun süren ve tarihte büyük bir iz bırakan Truva Savaşını kazandıktan sonra, çok güzel bir kız olan Kasandrayı da yanına alarak yurduna dönen Agamemnon, bir bakıma sonunu hazırlamıştır. Agamemnonun karısı Klytaimnestra, zaten kızları Iphigenia’nın kurban edilmesi düşüncesi zamanlarından bu yana Agamemnona öfkeliyken, üstüne bir de Kasandırayı getiren kocasından nefret eder olmuştur. Takip eden süreçte ise, Klytaimnestra ve sevgilisi Aigisthos, Agamemnonu öldürmüşlerdir. Agamemnon’un oğlu Orestes ise, daha sonradan annesi ve annesinin sevgilisini öldürerek, babasının intikamını almıştır.