Kapitalizmin tekelcilik biçiminde görünen yüksek ve son aşaması

Emperyalizm; güçlü devletlerin daha az güçlü olanları, genellikle siyasal bağımsızlıklarına zarar vermeden, siyasi ve ekonomik egemenliği altına alması şeklinde tanımlanmaktadır. Fakat bu sözcük daha farklı şekillerde de ifade edilmektedir. Değişik kaynaklara baktığımızda; bir ülkenin topraklarını genişletmesi, bir ulusun başka bir ulusu ya da toplumu vergiye bağlaması, onun topraklarındaki kaynaklarından yararlanması ve kendi kültürünü diğerine yayarak oranın halkını köle olarak kullanması gibi tanımlar görmekteyiz. 18. ve 19. yüzyıllarda Avrupa devletlerinin dünya üzerindeki sömürgecilik anlayışının 20. yüzyıldaki isim değiştirmiş hali olarak da ifade edilmesine rağmen, bu ikisinin arasında bazı farklılıklar bulunmaktadır. Örneğin; sömürgecilikte siyasal bağımlılık da vardır. Daha açık ifade etmek gerekirse; sömürülen ülke diğerinin siyasal ve hukuksal olarak eklentisi haline gelmektedir. Fakat emperyalizmde, siyasal bağımlılık değil, ekonomik bağımlılık göze çarpmaktadır. Etkileyen devlet, etkilenen devletlerin kaynaklarından yararlanma hakkına sahip olup emperyalist ülkenin lehine kullanılan bir sistemdir. Latince “imperium” sözcüğünden türetilen emperyalizm, diktatörlük gücü, keyfi yönetim metotları, merkezi hükümet gibi anlamlara gelmektedir. Bu kullanımının haricinde; 1800’lü yıllarda Fransa’daki Napolyon imparatorluğuna hayranlık duyanları ifade etmek için kullanılan kelime, daha sonra da III. Napolyon’un kötü yönetim şeklini tanımlamak için kullanılmıştır. 

1870’li yıllarda ise İngiltere’de yaygın olarak kullanılmaya başlamıştır. Zaten emperyalizme geçen ilk ülke de İngiltere olmuştur. İngiltere’nin başlattığı hareket, zamanla diğer kapitalist ülkelere de yayılmış, bu sistemin ekonomik yönden analizini yapan ilk kişi ise (Kapitalizmin En Yüksek Aşaması Emperyalizm) Vladimir Lenin olmuştur. Günümüzde bu eser emperyalizm konusunda en çok yararlanılan kaynaklar arasında yer almaktadır. Emperyalizm ile sömürgecilik kavramlarının eş anlamlı kullanılması ise her ikisinde de aynı politikanın devam ettirilmesinden kaynaklanmaktadır. Daha doğrusu; yüzyıllar öncesinde başka uluslardan yararlanmanın adı sömürgecilik iken ve bu günümüze göre daha zorba yöntemlerle yapılırken, aynı sistemin yumuşatılarak geliştirilmesiyle ortaya emperyalizm kavramı çıkmıştır. Mesela; Mısır, Babil ve Pers imparatorluklarının eğilimleri ilk çağ emperyalizmi olarak adlandırılmaktadır. Ortaçağda ise daha çok dünyayı kilisenin kontrolü altına almak için başlatılan hareketler göze çarpmıştır. Modern anlamda emperyalizm ise 15 ve 16. yüzyıllarda İspanya ve Portekizlilerce başlatıldı. İspanyolların yeni koloniler kurması, Orta ve Güney Amerika’nın yerlilerini sömürgeleştirmesi, Portekizlilerin de aynı şekilde Afrika kıyılarını hakimiyeti altına alması ile yayılmacı hareketler yapılmıştır. 

17 ve 18. yüzyıllarda ise başta İngiltere ve Fransa olmak üzere güçlü olan ülkeler güçsüzleri kolonileştirmeye başladı. Daha sonra da Almanya, Belçika, Japonya ve Amerika gibi yeni güçler ortaya çıktı. 19. yüzyılın ikinci yarısı kapitalist devletler arasındaki rekabet ile geçti. I. Dünya Savaşı’ndan sonra Almanya, İtalya ve Japonya emperyalist politikalarını sürdürdü. II. Dünya Savaşı’ndan sonra ise emperyalist sistem farklı şekillerde devam ettirildi. ABD’nin Batı Avrupa, Rusya’nın da Doğu Avrupa’da egemen olmaları, bu ülkelerin emperyalist politika izlediklerinin en açık işaretleri arasında gösterilmektedir. Sonuçta; bir zamanlar sömürgecilik olarak karşımıza çıkan emperyalizmin tarihte sayısız farklı örneği bulunmaktadır. Devletlerin bu politikayı izlemelerinde ise ekonomik ve siyasi amaçlar etkili olmuştur. Ayrıca bazı devletler stratejik konumları nedeniyle diğerleri üzerinde hakimiyet kurmaya çalışmış, güvenlik de söz konusu nedenler arasına girmiştir. Diğer toplumlardan üstün olduğunu düşünen; Hitler, Mussolini ve Stalin gibi liderler de emperyalist politikalar izlemişlerdir. Saddam Hüseyin’in Kuveyt’i ilhakı ile yer atı kaynaklarına el koyması da emperyalizme örnek olarak gösterilebilir. Kısacası; emperyalizm için sömürgeciliğin kalıp değiştirmiş halidir diyebiliriz. Örneğin; bugün ABD, İngiltere gibi büyük güçlerin diğer ülkeler üzerinde uyguladığı mali sermaye egemenliği, emperyalist tarzda yayılmacılık eğilimi örnekleridir. 

Cevap: Emperyalizm

Diğer Sorular ve Cevaplar

Related posts