Oya, Anadolu’da en yaygın geleneksel el sanatı ürünlerindendir. Yapıldığı araca göre mekik, tığ, iğne, firkete oyası gibi adlar aldığı gibi kullanılan malzemeye göre de değişik isimler alır (mum, boncuk, püskül, koza, çaput oyası vb.). Oya genellikle kullanılacak iplikten yapılan bir zincir örgü ya da tutturulacağı kumaşın kenarına yapılır. Düz ve ince bir şerit biçimindeki oyaların yanı sıra zincirden aşağı doğru sarkacak biçimde dokunmuş üç boyutlu çiçek, meyve, yaprak vb. motiflerden oluşan oyalar da vardır. Oya motifleri genellikle doğadan esinlenilerek oluşturulmuştur ve bunlar içinde stilize edilmiş örneklere de rastlanır. Kimi zaman motiflerin sert durmasını sağlamak amacıyla iplik, at kılıyla birlikte örülür. Oyalar yemeni, mendil, çevre vb. eşyanın kenarlarına dikilir. Baş süslemesinde ya da giysileri bezemek üzere yaka, kol kenarlarında kullanıldığı da olur. Genellikle çok renkli olan oyalar motiflerine göre, yaprak oya, gül oya, biber oya, sümbül oya vb.; motifinin benzerlik gösterdiği şeye göre kirpik oya, oğlan perçemi, çarkıfelek, mektepli kızlar vb.; yapıldığı yere göre bursa oyası, Selanik oyası vb. değişik adlar alır. Bazı araştırmacılar Anadolu’daki oya motiflerinin ve adlarının başlı başına bir araştırma konusu olduğunu öne sürerler. Anadolu’da kızlar çok küçük yaşta oya yapmayı öğrenirler ve çeyizlerinde mutlaka elleriyle dokudukları oyalar bulunur. Bazı yörelerde oyaların değişik anlamları da vardır. Örneğin hamile kadınlar başlarına al renkli güllü, üzüntüsü olanlar ya da bir yakını ölenler kahverengi ve “mezar- taşı” adı verilen oyayla bezeli, birisiyle kavgalı olanlar biber oyalı yazmalar takarlar. Oyacılık Anadolu’da bugün de sürdürülen bir el sanatıdır. Çeşitli eşyaların kenarına dikilmesi yanında yaka iğnesi kemer, çanta süsü vb. biçimlerde de kullanılmaktadır.
