Gözyaşı

Gözyaşı, omurgalı canlıların gözlerinin üst tarafında bulunan gözyaşı bezlerinin salgıladığı berrak,tuzlu bir sıvıdır. Gözü nemlendirmeye ve kayganlaştırmaya yardımcı olur,ayrıca önemli anti-bakteriyel özelliklere sahiptir. Göz küresinin kendi boşluğu içinde hareket etmesini sağlar ve üzerine konan tozlar ile yabancı maddeleri siler. Gözyaşının % 98.2’si sudan oluşmaktadır. Geri kalan kısmında kan plazmasıyla aynı oranda üre ve daha az oranda glikoz tuzlar ve organik maddeler bulunur. Bütün gözyaşları aynı değildir ve 3 tür gözyaşı vardır; Temel gözyaşı;gözümüzde sürekli bulunan göz yaşıdır. Gözü kayganlaştırma, besleme ve koruma görevi görür. Bu gözyaşları bir günde sürekli olarak yaklaşık 300 ml üretilir. Göz kırpmak suretiyle göz yaşını gözün tamamına dağıtarak göz yüzeyindeki kiri temizlemeye yardımcı olur. Refleks gözyaşı dediğimiz ikinci tür gözyaşı ise, gözü rüzgar, duman ya da soğan gibi fiziksel veya kimyasal uyaranlara karşı tepki olarak üretilen ve tahriş eden nesneleri uzaklaştırmak için salgılanan gözyaşıdır. Yapılan deneyler sonucu soğan doğrarken dökülen gözyaşı ile duygusal olarak dökülen gözyaşlarının kimyasal yapısının farklı olduğu görülmüş,fakat henüz bu farkın nedeni tesbit edilememiştir. 

Üçüncü tür gözyaşı ise duygularımızın yoğunluğuna bağlı olarak oluşmakta. Kimi araştırmacılar duygusal gözyaşlarının yüksek seviyede manganez ve prolaktin hormonu içerdiğini söylüyor. Bu gözyaşları ile strese dayalı toksik maddeleri vücuttan attığımız iddiası ise çok inandırıcı bir iddia değil. Mutluluk gözyaşları ile üzüntü gözyaşları arasında ise kimyasal olarak bir fark bulunmamakta. Mikroskop altında bakıldığında, kadınların gözyaşı bezleri erkeklerinkinden daha büyük olduğu görülmekte.Ancak bunun kadınların daha fazla gözyaşı dökmeleri ile bir ilgisinin olup olmadığı bilimsel olarak tespit edilememiştir. Bağırarak ağlamalarına karşın, bebeklerde 4-13 haftalık oluncaya kadar henüz gözyaşı bezleri tam olarak gelişmediği için gözyaşı olmaz. Dünyadaki canlılardan sadece insanlar ruhsal nedenlerle ağlar. Pek çok canlının da gözyaşı bezleri olmasına rağmen, duygusal gözyaşı sadece insanlara özgüdür.Ama her geçen gün daha çok insan, fillerin de ağladığına tanık olduğunu iddia ediyor. Örneğin Hayvan terbiyecisi George Lewis, kızdığı için Sadie adlı genç filin gözyaşına boğulduğunu söylüyor. Serengeti Ulusal Parkı’nın yöneticisi Dr. Michael Boer, acı çektiklerinde ya da sevindiklerinde fillerin ağladığından emin. Florida Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre ise timsahlar gerçekten ağlamakta; Timsahlar gözlerini kaygan tutmak için sürekli yoğun miktarda gözyaşı üretiyor.Ama “Timsah gözyaşları” çeşitli duygusal heyecanlar nedeniyle değil, avını yemek için kocaman ağzını açtığında ortaya çıkıyor.Çünkü bu hareket, gözlerine o kadar büyük baskı yapıyor ki, hayvanın gözyaşı dışarı akmak zorunda kalıyor. 

Cevap: Eşk

Diğer Sorular ve Cevaplar

Related posts