Merkür’ün eski adı

Güneş Sistemi’ndeki hem en küçük hem de Güneş’e en yakın gezegen olduğu için Güneş’in etrafında en hızlı dönen gezegen Merkür‘dür. Bu yüzden Romalılar Merkür’ü en hızlı haberci tanrılarının ardından isimlendirmişlerdir. Sümerler de en az 5000 yıl önce Merkür’den haberdarlardı. Onu, yazı tanrıları Nabu ile ilişkilendirmişlerdi. Merkür, görünüşü dolayısıyla hem sabah yıldızı hem de akşam yıldızı gibi isimlerle de anılmıştır. Ancak Yunan gökbilimciler bu iki ismin de aynı gezegeni nitelediğini fark etmişlerdi ve MÖ 500 yılında Heraklitos hem Merkür’ün hem de Venüs‘ün Dünya’nın değil Güneş‘in etrafında döndüğünü anlamıştı. Güneş‘e çok yakın olduğu için Merkür’ün yüzey sıcaklığı 450 dereceye kadar ulaşabilir. Fakat bu gezegenin bir atmosferi bulunmadığından gece sıcaklığı büyük bir farkla -170 dereceye kadar düşer. Yaklaşık 600 derecelik bu fark Güneş Sistemi’ndeki gezegenlerin gece gündüz süreleri bakımından en fazla olanıdır. Merkür, en küçük gezegendir. Dünya’nın Ay’ından yalnızca biraz büyüktür. Kayda değer bir atmosferi bulunmadığından yüzeyi kraterlerle doludur. Yaklaşık 4 milyar yıl önce 100 km çapında devasa bir göktaşı Merkür’e çarptı ve 1 trilyon megatonluk bir bomba etkisi yaratarak 1550 kilometre çağında bir kreter oluşturdu. Bu o kadar büyük bir kraterdir ki neredeyse Türkiye’yi içine alabilir. 

2012’de NASA’nın Messenger uzay aracı Merkür’de buz halinde suyun olabileceğini gösterdi. Merkür’ün kuzey kutup noktasına yakın bir yer tamamen Güneş‘ten uzak olabilir. Güney kutbu da bu şekilde Güneş’ten korunmuş olabilir ama uzay aracının yörüngesi biliminsanlarının orayı incelemesine olanak sağlamadı. Kuyruklu yıldızlar ya da asteroitler buralara su taşımış olabilirler veya su buharı gezegenin iç kısmından dışarı çıkmış ve kutuplarda donmuş olabilir. Merkür yeterince küçük değilmiş gibi geçmişten günümüze küçülmeye devam ediyor. Küçük gezegen demir çekirdeğin etrafında tek kıtasal plakadan oluşuyor. Çekirdek soğudukça katılaşarak gezegenin hacminin azalmasına ve gezegenin küçülmesine neden oluyor. Bu süreç gezegenin yüzeyini kilometrelerde uzunlukta tepeler ve kilometrelerde derinlikte uçurumlar oluşturarak buruşturuyor. Merkür’ün Büyük Kanyon’u yaklaşık 1000 kilometre uzunluğunda, 400 genişliğinde ve 3.2 kilometre derinliğinde. Küçük yarıkların yeni oluşumları, Merkür’ün de soğuyan çekirdeği nedeniyle büzüşerek Dünya gibi tektonik olarak aktif gezegenlerden olduğunu gösteriyor. 2016 yılında Merkür’ün yüzeyindeki tepelerle ilgili bir çalışma da Merkür’de de depremlerin gerçekleştiğini ve Merkür’ün Dünya gibi tektonik olarak aktif bir gezegen olduğunu ortaya koydu. Geçmişte Merkür’ün yüzeyi volkanlarla birçok değişime uğramışsa da bunların en yenisi 3.5 milyar öncedir.

Merkür, Dünya’nın ardından en yoğun ikinci gezegendir. Devasa metal çekirdeği 3600-3800 kilometre çapındadır. Merkür’ün kabuğuysa 500-600 kilometre kalınlığındadır. Merkür’le ilgili şaşırtıcı bir keşfi Mariner 10 yaptı: Merkür’ün bir manyetik alanı var. Kuramsal olarak eğer gezegenlerin eriyik bir çekirdeği ve hızlı dönüş hızları varsa manyetik alanları oluşur. Ama Merkür kendi etrafında 59 günde dönüyor ve Dünya’nın üçte biri kadar olan bu gezegenin çekirdeği çoktan soğumuş olmalı. Sıradışı bir model belki de gezegenin manyetik alanını açıklayabilir. Messenger uzay aracının incelemesine göre gezegenin manyetik alanı kuzey kutbunda güney kutbuna oranla üç kat daha fazla. Yani Merkür’ün demir çekirdeği, iç kısımdan ziyade çekirdeğin dış sınırında sıvıdan katıya dönüşüyor olabilir. Dünya’daki radar gözlemleri tarafından yapılan 2007’deki bir keşif Merkür’ün çekirdeğinin eriyik olmasının manyetik alanın oluşmasında etkili olabileceğini gösteriyor. Buna rağmen Güneş rüzgarları manyetik alanın etkisini azaltıyor olabilir. Merkür’ün manyetik alanının Dünya’nınkinin %1’i olmasına rağmen halen aktif. Güneş rüzgârındaki manyetik alan, Güneş‘ten akan yüklü parçacıklar sık sık Merkür’ün yüzeyine ulaşıyor. Bu da gezegenin yüzeyinde güçlü manyetik kasırgalar yaratıyor. Merkür’ün çok ince atmosferi Güneş radyasyonu, Güneş rüzgarı ve mikro-göktaşı gibi etkenler tarafından Merkür’ün yüzeyine saçılan atomlardan oluşuyor. Bunlar hızla uzaya dönerek bir parçacık konvoyu oluşturuyorlar. 2016’daki bir çalışmaya göre Merkür’ün yüzey özellikleri iki kategoride toplanabilir: Bunlardan ilki çekirdek-manto arasında yüksek başınç altında erimiş eski materyal ve diğeri Merkür’ün yüzeyine yakın oluşmuş yeni materyal. Bir başka 2016 çalışması da Merkür’ün yüzeyinin karanlık tonunun karbondan kaynaklandığını ortaya koydu. Bu karbon araştırmacıların şüphelendiği gibi gök taşlarından değil, gezegenin ilk kabuğundan geliyordu. 

Cevap: Utarit

Diğer Sorular ve Cevaplar

Related posts