Natüralizm, felsefi bir akım olarak doğmuş ve sanata yansımıştır. Doğacılık anlamına gelen Natüralizm, sanatta ve edebiyatta temel olarak doğayı amaç edinmektedir. Bilimsel bir bakış açısı sunan Natüralizm, doğayı tüm yönleri ile sanata sokmaktadır. 19. yüzyılın ikinci yarısında edebiyatta kendisini gösteren Natüralizm, Realizm ile bağdaşan özellikler taşımaktadır. Gerçekçilik akımındaki aklın öncülüğü Natüralizm sayesinde zirve yapmıştır. Natüralistler, Realizmdeki yöntemlere deneyi de ekleyerek adeta bir laboratuar ortamı kurmuşlardır. Kurdukları bu ortamda doğacı yazarlar, insanı ve toplumu bu şekilde ele almışlardır. Fransada ortaya çıkan Natüralizmin temelleri Hippolyte Taine tarafından atılmıştır. Taine, bilimsel yöntemler ile edebiyat eleştirisi yaparak bambaşka bir fikir ortaya çıkarmıştır. Natüralizmin özellikleri Emile Zola tarafından “”Deneysel Roman”” adlı kitapta edebiyat dünyasını sunulmuştur. Zola bu kitaptan sonra Natüralizme ait birçok roman yazmış ve ismini bu akım ile özdeşleştirmiştir.
Edebiyatımıza Natüralizmi tanıtan yazar Beşir Fuad dır. Beşir Fuad, Natüralizmi kurgusal eserlerde kullanmak yerine direk anlatım olarak kullanmıştır. Doğacılık akımını yazıları ile edebiyat dünyasına tanıtmıştır. Bilimsel yöntemlerin edebiyatta kullanılmasını savunan Beşir Fuad, sayesinde ülkemizde roman ve öykü türleri Natüralizm ile buluşmuştur. Bu buluşmanın ilk örneği Ahmet Mithat Efendi tarafından yazılan ‘Müşahedat adlı eserdir. 1891de yazılan bu roman edebiyatımızın ilk Doğacı romanı olarak anılmaktadır. Bu ilk örneğin dışında Türk Edebiyatının kuşkusuz en önemli natüralist yazarı Hüseyin Rahmi Gürpınardır. Edebiyat-ı Cedîde dönemi bağımsızlarından olan Hüseyin Rahmi Gürpınar, Doğacılık akımını romanlarında etkin bir şekilde uygulamıştır. Toplumu tüm yönleri ile ele alan Gürpınar, Mürebbiye adlı romanında kahramanlarından birinin cümleleri ile Natüralizmi okuyucuya anlatma gibi dikkat çekici bir yol da kullanmıştır.
