Mevlid, İslam edebiyatında Muhammed’in doğum gününde yapılan kutlama merasimlerine, bu merasimlerde okunmak üzere yazılan ve bestelenen manzum şeklindeki edebi metinlere verilen isim. Mevlid, bunun yanında İslam edebiyatında müstakil bir edebi türdür. Arapça “doğmak”, “doğum zamanı” veya “doğum yeri” anlamındaki “veladet” kelimesinden türeyen “mevlid”, zaman içinde bu türdeki eserlere verilen ortak bir isim haline gelmiştir. Özel dinî günlerde (sünnet töreni, hac dönüşü, asker uğurlama, bir ölümün 40. günü gibi) ve kutsal gecelerde, Muhammed’in doğumu, kutsal kişiliği, miracı gibi olağanüstü anlatı ve mitoslarla bezenmiş, gerçeküstü olayları anlatan edebi metinlerin makam ve usul ile okunmasıdır. Türkçeye Arapça’dan girmiş olan “mevlid”, “Peygamberin doğum günü” anlamında da kullanılır. Halk arasında mevlit, mevlüd, mevlüt olarak da söylenmekte, kişilere isim olarak da verilmektedir. Edebî bir terim olarak “mevlîd”, Muhammed peygamberin doğumunu, hayatından kısa pasajları, mucizelerini anlatan mesnevi tarzındaki metinlerin tümüne verilen isim olmakla beraber, İslâm edebiyâtında bir edebî türdür. Günümüzde Türkiye’de bu türün en tanınan örneği, Süleyman Çelebi‘nin 15. yüzyıl tarihli “Vesîletü’n Necât” (Kurtuluş Vesilesi) ismini taşıyan manzum, Türkçe eseridir. Bu nedenle “mevlîd” kelimesi ile kastedilen çoğunlukla Süleyman Çelebi’nin söz konusu eseridir. Türkçede olduğu gibi Arapça, Kürtçe, Arnavutça gibi birçok dilde de mevlidler yazılmıştır. Türkçe mevlid geleneğinde olduğu gibi özel günlerde ve kutsal gecelerde okunduğu gibi, diğer zamanlarda da isteyenler tarafından okunmaktadır. Musikî terimi olarak “mevlîd”, cami ve tekke musikisinin bir türünü ifade eder. İslâm musikîsinde “mevlîd” okuyanlar, Farsçadan türetilmiş “mevlidhan” tâbiri ile nitelendirilir. Günümüzde icrâ edilmekte olan mevlid bestesini, 17. yüzyılda Bursalı Sekbân adlı bir musikîşinas tarafından bestelendiği sanılmaktadır.
İslâm peygamberi Muhammed’in doğum günü hicrî takvime göre Rebiülevvel ayının 12. gecesidir. İslâm dünyası, her yıl bu günü Mevlid Kandili olarak kutlar. Mevlid günlerinde oruç tutulması, geceleri ilâhiler, kasîdeler ve Mevlîd-i Şerif okunması, dua ve sohbet edilmesi, Kur’an okunması gibi ibadetler ile kutlama yaygındır. Mevlid kutlaması, Osmanlı’da 1588’de, resmi bir devlet protokolü haline getirildi. Sarayın önceleri Ayasofya Camisi’nde, daha sonra Sultanahmet Camisi’nde düzenlediği törenlere devletin ileri gelenleri ile birlikte halk da katılırdı. Sultan Abdülaziz döneminde Ortaköy, I. Abdülhamid devrinde Yıldız Camii’nde tören düzenlenirdi. Kandil olarak nitelendirilen önemli dinî gün ve gecelerin dışında, çocukların 40’ı çıkınca, bir müslümanın vefâtının 40’ıncı gününde, adak ve nikâh törenlerinde, hacıların dönüşünde, sünnet merasiminde, asker uğurlama gibi vesilelerle mevlid okunması özellikle Anadolu’da gelenekselleşmiştir.