Belirli bir yapısal düzeyde, dile dair görsel işaretlerin kullanıldığı bir tür iletişim aracı

Dünyamız taş devrinden cilalı taş devrine geçerken, üzerinde yaşayan insanlar da bir takım ihtiyaçlar belirmişti. Sahip olduğu şeylerin sayısını bilmek, büyüklüğünü anlamak ve bunları bir kenara kaydetmek bu konuda duyduğu ilk ihtiyaçlar arasında olmuştu. Önceleri bir sopaya bıçakla çekilen çentikler bu ihtiyacı karşılıyordu. Fakat zamanla tarımın gelişmesi, hayvanların çoğalması ve buna paralel olarak ihtiyaçların da artması bu basit işi pek yetersiz kıldı. Ayrıca bir takım belgelere sahip olma ihtiyacı da belirmişti insanlarda. Bu ihtiyaçtan, pek basit şekillerden ibaret olan ve dünyanın ilk yazısı diyebileceğimiz işaretler ortaya çıktı. Bu belirli işaretlerin…

Devamını oku

Birçok şehrin, su ihtiyacını karşılamak üzere faal durumda olan doğal su kaynağı

İnsanlar çoğalıp toplum halinde yayılmaya başladıktan sonra çevrelerini yakından tanımasını da arzulamışlar ve uzun denemelerden sonra en elverişli gördükleri yerlere yerleşmeye başlamışlardı. Çevreyi tanıma çabaları sırasında yapılan araştırmalarda bazı yerlerde toprağın içinde kaynar suların çıkmakta olduğunu görmüşlerdi. Bu kaynar suların yıkanmada bir kolaylık olacağını düşünen insanlar zamanla bu suların özellikleri bulunduğunu, yıkananların bazı hastalıklardan, özellikle mafsallarındaki tutuklulardan kurtuldukları görmüşlerdi. O tarihlerde ne kimya biliniyordu ne de tahlilin lafı vardı, deneyerek bu sonuçlara varmışlardı. 1907 yılında İsviçre’deki St. Moritz dağlık bölgesinde bulunan Mauritius kaplıcaları genişletilirken yapılan bir kazı sırasında toprak altından…

Devamını oku

Vücudumuz için gerekli olan ve vücudumuzdaki katalizör görevli en basit organik madde

Denizlerin yelken ve kürekle aşıldığı devirlerde mil’ler sanki  çok daha uzunmuş gibi yollar bitip tükenmek bilmezdi adeta. Teknelerin haftalarca, hatta aylarca kara yüzü görmeden yol aldıkları olurdu. O tarihlerde insanoğlu henüz ne buzdolabını tanınmıştı, ne de konserveyi. Bu yüzden gemilerin erzak deposunda sadece kuru yiyecekler ve salamuralar yer alırdı. Kuru fasulye, nohut, mısır, peynir, tuzlanmış et ve salamura balıktan ibaretti bütün kumanya. Ekmek yerine de peksimet bulunurdu depolarda. Açık denizlerde haftalar ve aylar geçtikçe, o arslan yapılı gemiciler de hastalık derecesine varan bir bitkinlik baş gösterirdi. Önceleri bu bitkinliğin belki…

Devamını oku

Çoğunlukla kısa mesafelerde yolcu taşımacılığında kullanılan bir deniz taşıtı

James Watt’ın buhar makinesini buluşundan sonra bütün ilim adamlarının gözleri bu büyük güce çevrilmişti. Buharın büyük gücünden, başka alanlarda da faydalanmak çabası bütün dünya bilginlerini meşgul etmekteydi. Buhar gücünden gemilerde faydalanmak fikri tam otuz beş yıl süre ile İngiliz, Fransız ve Amerikan ilim adamlarının zihinlerini meşgul etti. Bu büyük ilim yarışması Amerikalıların zaferi ile sona erdi. Amerikalı Robert Fulton, 1807 yılında buhar gücü ile çalışan ilk gemiyi yapmak başarı ve şerefine erişti. Robert Fulton, kendi yaptığı ve buhar gücü ile yanındaki çarkları çalışan ilk gemiyi Hudson Nehri’ne indirdi. Upuzun bacasından,…

Devamını oku

Sert bir alkollü içki

Viski Kelt dilinde ”uisgi” hayat anlamına gelirdi ve bugün İskoçya adıyla andığımız topraklar üzerinde bulunan Kintyre, Isley ve Speyside gibi şehirlerdeki manastırlarda Hristiyan rahipleri tarafından damıtılan bir içki adeta cana can kattığı için halk arasında bu isimle anılırdı. Rahipler, damıtılmış arpadan yaptıkları bu içkiyi ilk kez kadehlerine koydukları zaman ihtiyar dünyamız Milattan 1400 yıl sonrasını yaşıyordu. Bu güzel içkinin manastırların kalın duvarlarını aşıp bütün İskoçya’ya yayılmadı hiç de uzun sürmedi. Rahipler, ”uisgi” adıyla anılan bu içkinin formülünü hiçbir zaman gizlemediler, bilakis her sorana öğretmekten büyük bir zevk duydular. Bunun sonucu…

Devamını oku

Havada tutunarak yükselebilen, ilerleyebilen motorlu bir hava taşıtı

Yunan mitolojisi, İkarus ile Dadalus adlarındaki iki yaman cengaverin, bal mumundan yaptıkları kanatlarla uçtuklarını, ancak bal mumunun güneşin etkisiyle erimesi sonucu yere düşüp parçalandıklarını yazar. Aynı şekilde Çin mitolojisinde de, İmparator Hun’un esir düştükten sonra hapsedildiği kaleden kuş kanatlarına takıp uçarak nasıl kurtulduğunu anlatır. Bunlar belki mitolojik birer hikayedir, fakat günümüzden yaklaşık olarak 2400 yıl önce Yunanlı Arkitas’ın kanat takarak uçuş denemesi yaptığı tarihin kabul ettiği bir gerçektir. Aynı şekilde, Hezarfen Ahmet Çelebi adındaki bir maceraperestin İstanbul’daki Galata Kulesinden kanat takıp atlayarak Üsküdar’da ki Doğancılar meydanına indiği, Padişah Dördüncü Murat’ın…

Devamını oku

Demiryolunda bir ya da birkaç lokomotif tarafından çekilen, ardı ardına bağlanmış vagonlar dizisi

James Watt’ın buhar makinesini buluşundan sonra bu büyük güçten faydalanma yollarının araştırılması ilim ve teknik adamlarını başlıca konuları haline gelmişti. 1904 yılında Richard Trevithick adında bir İngiliz, bir rayın üzerinde hareket eden buharlı bir vasıta yapmayı düşündü ilk kez. Arkasında bir vagonu çeken bu ilk lokomotife halk arasında ”Buharlı at” adı verildi. Bu ilk lokomotifin hızı at arabalarının hızından farksızdı, üstelik at kuvvetinden çok daha pahalıya geliyordu. Buna rağmen Richard Trevithick ”Buharlı at”ı ile Güney Wales’deki maden ocaklarından demir çekmeye devam etti. Trevithick’in lokomotifi aynı zamanda diğer mucitlere de bir…

Devamını oku

Paletli ve zırhlı bir savaş aracı

Sir Winston Churchill, I. Dünya Savaşı sırasında İngiltere Deniz Kuvvetleri Bakanıyken, Bakanlar Kurulunda incelenen bir yeni silahın planları üzerinde ilgiyle durmuştu. Bu, içinde bulunan bir topla ateş saçan zırhlarla kaplı bir araba projesiydi. Savaş alanlarında engebeli arazi üzerinde rahatça çalışabilmesini temin eden demir tırtıllı tekerlekler üzerinde yürüyordu bu zırhlı otomobil. Churchill, bu harika araç sayesinde İngiliz ordusunun çok daha büyük bir güç kazanacağına inanıyordu. Kabinede bu aracın şiddetle savunmasını yaptı ve bu zırhlı otomobilin donanma tezgahlarında mükemmel bir şekilde yapılabileceğini ileri sürdü. Kabine toplantısı sona erdiği zaman, Swindon adında bir…

Devamını oku

Raylar üzerinde hareket eden trene benzeyen toplu taşıma aracı

Kaldırımlar arasına ortası çukur raylar döşeyip bu raylar üzerinden bir araba işletme fikri, Loubat adında bir Fransız mühendisinin zihninde belirdiği zaman takvimler 1840 yılını gösteriyordu. Genç Fransız mühendisi olanca gayretine rağmen bu fikrin kendi memleketinin yöneticilerine kabul ettirememişti. Bunun üzerine kalkıp Amerika’ya kadar gitmiş, koltuğunun altında götürdüğü planlarını orada gösterip buluşunu New York şehri yöneticilerine kabul ettirmişti. Milattan sonra 1842 yılında Loubat’ın kurduğu sistem ile dünyanın ilk atlı tramvayları New York sokaklarını dolaşmaya başlamıştı. Şehir içi ulaşımda büyük bir reform olan bu sistem çok geçmeden Amerika’nın diğer şehirlerinde de benimsenmiş…

Devamını oku

Yer altından kazı yapılmak suretiyle oluşturulan geçitler

Buharlı trenlerin üzerinde yürüdüğü demiryolları büyük hızla bütün dünyayı ağ gibi sarmaya başladığı zaman, yolları kapayan dağları oyarak geçtiler açmak zorunluğu duyuldu. Böylece hem yollar çok daha kısalmış olacak, hem de geçit vermez yüce dağlara demiryolu döşeyip de tren tırmandırmak gibi akıl almaz bir işi başarmaya çalışmak gerekmeyecekti. Bu konuda Avrupa cidden çok şanssız bir durumda bulunuyordu. Tam orta yerde yükselen o koskoca alp dağları, demiryolları ile ülkeleri bağlamak konusunda pek büyük bir engel teşkil ediyordu. Bu fikir etrafında toplanan mühendisler inceden inceye hesaplar yaptılar. Ancak o ucu bucağı olmayan…

Devamını oku