Taş kemer

Duvar yüzeylerinde veya kapı, pencere gibi açıklıkların üstünde yer alan ve çok defa eğri profiller veren kemerler bir yay biçiminde olup yarım daire, basık, sivri veya dilimli olabilmektedir. Bölge, devir, yapı tipi ve kültürlere göre değişen kemer şekilleri bir mimarlık üslubunun kimlik kazanmasında genellikle temel bir rol oynar.Her durumda strüktür değeri taşıyan bir kemer, taşıyıcı unsurla örtücü unsurlar arasında yer alan geçiş kısmını teşkil eder. Bazan düz cepheleri hareketlendirmek üzere tamamen tezyini bir değer taşıyan sağır kemerler de kullanılmaktadır. İlk gerçek kemerler kerpiç malzemeyi yaygın olarak kullanan Mezopotamya’da ortaya çıkmış, daha sonra Mısır’da aynı teknik taş malzeme ile uygulanmıştır.Çok sayıdaki kerpiç veya taş bloklarının birbirine dayanarak kemer kavsini tamamlamasıyla ilk gerçek kemerin temel prensibi ortaya çıkmış olur. Bu prensip esas olmak üzere kemerin teşkil ettiği dönüş hareketini oluşturan yayların sayısı, çapları ve bunların dönüş doğrultuları zaman zaman değiştirilerek zengin biçimler elde edilmiştir.

İslam mimarisinde kemer hemen her tür yapıda geniş bir kullanım alanı bulmuştur.Tuğla ve taş mimaride açıklık vermeyen cephelerde bile hafifçe girinti yapan tezyini bir kemerle hareket kazandırılmaya çalışılmıştır. “Sağır kemer” denilen bu uygulama özellikle kümbet cephelerinde yer alır.Osmanlı mimarisinde sık rastlanan ve “Bursa kemeri” adı verilen kemer türü ise esasını eski ahşap yapılarda almıştır. Ahşap yapılarda iki dikmenin üstüne binen yatay krişi takviye eden iki praçol zamanla taş mimaride bir biçim olarak kullanılmış ve buna Türk mimarisinde Bursa kemeri adı verilmiştir. İslam mimarisinde en büyük ölçülü kemer uygulamaları Osmanlı camilerinin ana mekanını belirleyen iskelet yapısında yer alır. Dört, altı veya sekiz ayağı birbirine bağlayan bu kemerler, üstte pandantif ve kubbe ile destek aralarındaki perde duvar sebebiyle kolayca farkedilmeyen unsurlardır. 

Cevap: Tol

Diğer Sorular ve Cevaplar

Related posts