Sesleri kayıt ve tespit ederek istenildiğinde tekrar edilmesini sağlayan makine

Mıchıganlı demirci, dükkanına gelen genç adamın uzattığı kağıtları aldı ve açıp baktı uzun uzun. Doğrusunu söylemek gerekirse bu şekilleri, hiçbir şeye benzetememişti. Karşısında duran orta boylu genç heyecanla kendisine bakıyordu : ”Şu planda gördüğünüz resimleri aynen yapabilir misiniz? .” sualine demircinin vereceği cevabı beklemekte idi. Demirci bir resimlere, bir genç müşteriye baktı, sonra bir an durup düşündü : ”Yapmasına aynen yaparım, fakat bu şekiller nedir onu anlayamadım?.” diye mırıldandı. ”Bu bir makine olacak.. Eğer planlara doğru çıkarsa, konuşan bir makine olacak bu. ” Yaşlı demirci genç adama tuhaf tuhaf baktı. Müşterisinin kendisiyle alay mı ettiğini, yoksa bir deliye mi çattığını anlayamamıştı.

Takvimler 1877 yılını göstermekteydi. O sıralarda insanoğlu konuşan bir makine ile karşılaşmamıştı henüz. Ne radyo, ne gramafon, ne pikap, ne de teypi tanıyordu. Michiganlı yaşlı demirci genç müşterinin ne aklından zoru bulunan bir kaçık, ne de kendisiyle alay eden bir insan olmadığını ancak onun izahatını dinledikten sonra biraz olsun anlayabilmişti. Kendi kendine ”Bu olsa olsa bir şeyler keşfetmeye çalışan bir yarım akıllı olacak.. ” diye düşündü ve istediği parçaların iki gün için de hazır olacağını söyledi. Genç müşteri kapıdan sevinç içinde çıkmak üzere iken arkasından seslendi : ”Adınız neydi sizin?. ” Genç adam döndü ve tatlı bir tebessümle yaşlı demirciye baktı : ”Edison .. Thomas Edison .. ” dedi. Thomas Edison iki gün sonra dükkana geldiğinden parçalar, modelde çizdiklerinin tıpa tıpa aynı şekilde hazırdı. Heyecandan titreyen ellerle parçaları birbirine ekledi, sonra cebinden kalaylı bir kağıt çıkarıp itina ile silindir şeklindeki parçanın üzerine sardı, onun üzerine de huniye benzer bir şey koydu. Yaşlı demirci işi gücü bırakmış şaşkın nazarlarla genç adama bakmakta idi. Genç adam son parçayı da yerine yerleştirdikten sonra derin bir oh çekti ve kendi kendine ”Oldu!” diye söylendi. Demirci en az onun kadar heyecanlıydı : ”Yani şimdi konuşmaya başlayacak mı makine ? .” ”Hayır .. Önce ona bir şeyler söylemek lazım.. Mesela bir şarkı .. ”

Genç adam öylesine heyecanlıydı ki, o anda aklına eski bir çocuk şarkısından başka bir şarkı gelmemişti, fazla düşünecek vakti de yoktu zaten. Bir an önce neticeyi görmenin sabırsızlığı içindeydi. Ağzını huniye doğru götürüp şarkıya başladı : ”Mary had a little lamb. Its fleece was as white as snow.. ” ”Mary’nin küçük bir kuzusu vardı. Kar gibi beyaz yünlüydü.. ” Şarkının bu kadar kısmını söyledi genç adam. Bir yandan da silindirin ucundaki kolla döndürmekte idi. Sonra silindiri tekrar eski yerine doğru itti ve kolu yine çevirmeye başladı. Huni’nin ağzından boğuk bir ses yükselmeye başlamıştı : ” Mary had a little lamb. Its fleece was as white as snow.. ” Demirci heyecanından ne yapacağını, ne diyeceğini şaşırmıştı. Hayatında ilk defa olarak insan sesini veren bir makine ile karşılaşmıştı.. 

Cevap: Fonograf

Diğer Sorular ve Cevaplar

Related posts